Evet telefonumda kayıtlı ismi bu, Aşkım, Kocam, Murat’ım
Kayıt biraz uzun gelebilir ama hikayesi daha uzun.
Geçen sene bir gece evde yalnızken başlayan kafatasımdaki
batma, “Allah beyin kanaması geçiriyorum galiba şu anda” korkusu ile bende
panik atak, başka bir ismiyle panik bozukluğa neden oldu. Allah düşmanımın
başına vermesin, 3- 4 ay kesintisiz çektirdi bana.
Her an düşüp bayılacakmış, ölecekmiş gibi hissettiren,
hormonları allaşa edip yorgun ve depresyona sürükleyen, kalp çarpıntısı, kaygı yaşadığım o dönemde, özel
sağlık sigortası şirketi herhalde seneye beni sigortalamaz, limitini tüketene kadar hastanelerin kardiyoloji,
nöroloji, dahiliye doktorlarında “ doktor civanım doktor doktor civanım” bi
çare aramaya başlamadan önce , sadece Murat olarak kayıtlıydı telefonumda.
“Aman tanrım, yolda bana bir şey olursa aramak için kim
bilecek kocamın murat olduğunu” dedim, “KOCAM MURAT” diye kaydettim, Ooooo…. Peki kim o telaşla K harfine kadar
gelecek de dedim, listenin A dan başlayan ilk sırasına duble bir A ile “ AAŞKIM
KOCAM MURATIM” mertebesine ulaştırdım kendisini.
Pek sevgili ünlü doktorlarımız, bana psikolojik deyip
gönderirken evime, sadece bir Allahın kulu doktor, “siz panik bozukluk
yaşıyorsunuz, ister bi psikiyatriste gidin, isterseniz ben size bir P.X.L yazayım”
dedi. Psikolojik dediklerinde kendimi
toplarsam düzeleceğim diyorsun ama zaten neşeli ve hayattan keyif alan biriyim
neyi nasıl düzelticem bilmiyorum.
Evleneli 3 ay olmuş, Koca-man Murat XXL bir adam bana en
ufak bir eziyeti yokken, aileme bile söyleyemedim “ kızımız mutsuz mu acaba”
diye düşünmesinler diye.
Ben Mutluyum, mutluydum şu batmalarım ve çarpıntılarım
olana kadar…
Psikoloji gelişim kitaplarımı almadım, “İyi Hissetmek -David
Burns” , “Yuvaya Yolculuk- Lee Carroll” bir
huşu içinde okuyorum da okuyorum.
İnternetten doktor videoları mı izlemiyorum, ki bu
rahatsızlıkta vücudun alarm sisteminin bozulduğunu ve kısır döngü gibi
tekrarladığını
Dr. İbrahim Bilgen’in şu videosundan işte beni anlatıyor dediğimde anladım.
NEFES, NEFES, NEFES… Doğru nefes egzersizleri ile ilaca
başlamadan bitirmiştim bozukluğu ben, ama gel gelelim sakinleşeceğim diye
Muhteşem Yüzyıl dizisindeki Hekim Kadın Gibi yok o ot senin bu ot benim melisa,
kantaron, kedi otu fazla tüketimden batma şikayetlerimi arttırmıştım.
İşte verilen canım reçeteli İlaçla da tanıştık o günlerde 3
ay kullandım.
İbrahim Tatlısesin " Pala Remzi"şarkısının ezgileri eşliğinde
bestelediğim
“ Sordum da namın verdiler,
panik atak dediler,
kafana takmak değil,
Şarkısınında HOBAAA... halay çeke çeke iyleştim vesselam hastalık hastası durumumdan da.
İlaç hafif bir ilaçtı, ama anladım ki bizim metabolizmamız Bu günün dünyanın yükünü kaldıracak şekilde inşa edilmemişti.
Allah neşelerini arttırsın, orta yaşlı teyzeler görürdüm bazen kendimden utanırdım "şu yaşımda şu teyzeler kadar olamadım" diye...
YOK YOOOKKK... artık o teyzelerin "Koy .otune Rahvan Gitsin" modlarının kaynağının antidepresan ilaçlar olduğunu anladım ben. Çünkü ilaçlar adamı o hale getiriyor.
Benim gibi yaşamı süt liman yaşayan ve hep öyle olmasını
isteyen, Mükemmelliyetçi, herkese, her şeye yetişmeye çalışan, kendini ikinci
plana atmak pahasına başkalarının mutluluğunu düşünen kişilerde yaşanan bir
süreç olduğunu öğrendiğimden beri, her şey tırıs gelip tırıs gidiyor hayatımda.
Çok hassas bir insandım, Ruhum ağlıyordu belki yıllardır, ben ona ihtiyacı olanları
vermemiştim. Yaradana sığındım, her şerde bir hayır vardır dedim,
kendimi yeniden keşfettim.
Bebeğini 6 aylıkken bir virüs yüzünden 2 gün içinde kaybeden
bir arkadaşım yıllar sonra bana şunu söyledi; “ eskiden yolda gördüğümüz kendi
kendine konuşan tuhaf hareketli insanlara manasız bakardım, şimdi ise acaba
neler yaşadı ki bu hale geldi diyorum”
Koca-man muradımı da , tanıdığım , tanımadığım tüm insanları da kocaman kocaman öpüyorum,
Sağlıklı geçen her günümüze şükrediyorum.